Cennete Gidip Gelenler Topluluğu - Libertine

Cennete Gidip Gelenler Topluluğu

Hasan Sabbah'ın Korkunç Planı

1090 yıllarında Alamut Kalesini kurnazca ele geçiren Hasan Sabbah bu kaleyi korkunç planını uygulamak için kullanmayı yaklaşık 20 yıldır düşünüyordu. Yıllarca çeşitli yerlerde ve görevlerde bulunan Hasan Sabbah ismaili meshebini kullanarak insanları etrafına toplamayı başarmıştı ancak çok büyük bir kitleye ulaşması için daha büyük mucizeler yaratması gerektiğini biliyordu. Bu mucize için mükemmel bir plan yaptı ilk iş olarak alamutu alması gerekiyordu ve aldı da.

İsmaili meshebi öğretileri meshebteki kişilerin sınıfına göre farklılık gösteriyordu. Hasan planını ismaili meshebi üzerine kurmuştu, planı daha iyi anlamamız için meshebin öğretilerine kısaca göz atalım. 

Şöyle ki ;

En üst sınıf için: Yani Hasan Sabbah için ismaililik aslında herşeyin yalan olduğunu ve insanları kontrol etmek için dinlerin olduğunu söylüyordu, özgür düşünmeyi benimsiyordu. İsmaili meshebini benimseyen halk Hasan'ı peygamber olarak görüyor'du ve ona Seyduna diyorlardı. Aynı zamanda Hasan planının bir parçası olarak Allah' ın ona cennetin anahtarlarını verdiğini ve istediğini cennete sokma yeteneği verdiğini söylüyordu. Hasan bu kontrol mekanizmasını ve gerçek öğretileri kurduğu sistemi miras bırakacağı bir veya iki kişiye öğretiyordu, daha sonra da sistem böyle işledi.

Orta sınıf dailer: Dai burada, öğretmenler ve komutanlar gibi üst rütbeliler için kullanılıyordu. Bunlar için ismaili meshebi katıksız bir itaat beklemiyordu ama onlardan istenilen alt tabakada kesin bir inancı sağlamaları ve çarkın dönmesini sağlamaları idi. Gerçek ismaili öğretileri onlara asla açıklanmaz dı ancak bu insanlar en alt tabakaya göre daha zor ikna olan, daha bilgili ve daha tecrübeli oldukları için alt tabakadan beklenen sadakat ta beklenmezdi.

Alt tabaka askerler, çavuşlar ve ismaili inancındaki halk: Asıl gücü oluşturan kitle onlar çünkü kolay kontrol edilebiliyorlar ve saf bir inancın gücüyle hareket ediyorlar. Bu tabaka ismaili öğretisinin gerçek bir inanç olduğunu düşünüyordu, Ali bin Ebu Talib' in halifelik hakkının Abbasiler tarafından gasp edildiğine inanıyorlar ve bu hikayeler ile inançlarını güçlendiriolardı. Bundan faydalanan Hasan pek çok hikaye yazarak halkı etkiliyordu.

İşte Hasan Sabbah' ın mucizeler ile etkilemek istediği halk bu idi ve bunlar içinden seçtiği gençleri fedai yapıyordu. Fedailer Hasan' ın planının en önemli parçası idi.

Fedailer: Hasan ismaililiğe gönül veren alt tabakadan, inancı yüksek, bilgisi az, hiç bir kadınla ilişki yaşamamış ve genç erkekleri seçerek onları alamuttaki fedai okuluna alıyordu. Daha sonra kurduğu düzen büyüyünce başka kalelere de fedai okulu açtı. Fedai okulundaki öğrencilere din, edebiyat, savaş, irade ve zorlu parkur dersleri vererek onları gerçek birer suikastçi olmaya hazırlıyorlardı. Okulda ve kalede ismaililiği sorgulamak, kadınları düşünmek ve cinsel ihtiyaç görmek kesinlikle yasaktı, cezası da ölümdü. Hasan bu okul sayesinde gerçekten savaş konusunda yetenekli, iradesi taş gibi olan savaşçılar yetiştirmeyi başardı ama dünyada eşi benzeri olmayan her hedefe gözü kapalı koşabilen suikastçiler olmaları için bundan fazlası lazımdı. Ölmeyi arzulamaları gerekiyordu.



Cennette Bir Gece

Hasanın korkunç planı işte burda başlıyordu, ölmeleyi arzulamaları için ne yapmalıydı ?
Hasan' ın Alamutu çok istemesinin sebebi, Alamutun mükemmel yapısı idi. Alamut dağların eteğinde uçurumun dibine kurulu bir kaleydi, kaleye giriş için tek bir yer vardı ve girişten kalenin sonuna doğru yükselen bir kule vardı. Hasan kaleyi ele geçirdikten sonra neredeyse o kuleden hiç çıkmadı. Çünkü kulenin en üst katında Hasan'ın odasında kalenin arkasında ki, içinden nehirler geçen bahçelere inen bir makaralı asansör inşa ettirmişti. Kaleden bahçelere giden tek yolda buydu zaten, uçurumlar ve dağ nedeni ile kalenin dışından bu bahçeleri görmek çok mümkün deildi. Hasan bu bahçelere köşkler inşa ettirdi ve mükemmel bir peyzaj yaptırdı, çeşitli yerlerden dünyanın en güzeli denilebilecek genç kızlar toplayarak bu bahçelere yerleştirdi. Kalenin dibinde olmasına rağmen bu bahçeden Hasan ve bahçedekiler dışında kimsenin haberi yoktu.

Hasan fedai seçerken hiç ilişkiye girmemiş, az bilgili, inancı sağlam ve genç erkekleri seçiyordu çünkü ancak onları cennetin kapılarını açtığına inandırabilirdi. Hasan fedai okulunu bitiren öğrencilerden üçünü seçerek onları cennete göndereceğini söylüyordu. Akşam cennete gidecek şanslı fedaleri odasına çağırıyor ve onlara hazırladığı küçük haşhaş haplarından veriyordu. Haşhaş hapını alan gençler kısa bir süre halisülasyonlar görüyor sonra da bayılıyordu. Onlar bayılır bayılmaz Hasan gençleri hadımlara taşıtıyor her birini, hazırladığı ayrı ayrı üç bahçeye bıraktırıyordu. Özellikle akşamları yapıyordu ki rengarenk fenerlerle süslü bahçeler daha çok cennete benzesin. Uyanan gençler az önce dağların ve çölün içindeki kaleden nasıl böylesine güzel bir yere geldiklerini anlayamıyorlardı. Huriler, şaraplar, meyveler ve hapında tesiri ile cennette olduğuna inanıyorlardı. Bir süre tüm zevkleri alan gençler, Hasan' ın işareti ile kızların şaraplarına haşhaş hapı atması üzerine tekrar bayılıyor ve hadımlar onları Hasan' ın odasına geri taşıyordu. 

Ertesi gün uyanan gençler cennete gidip geldikleri için, Hasan' a inanılmaz bir itaat sergiliyorlar ve artık ölüm onları, gidip geldikleri cennete götüreceği için bir an evvel ölmek istiyorlardı. Haşhaş hapı ise onlarda inanılmaz bir tesir göstermişti, hap olmadan yaşayamıyacaklarına inanıyorlardı. Bir süre onların kıvranmasını izleyen Hasan sonunda gençlere bir suikast görevi veriordu. Bu görev sonunda gençler kesin olarak öleceklerini biliyorlardı ama zaten ölmek en büyük arzuları olmuştu artık. Selçuklu vezirinin odasına kılık deiştirip girerek öldürmek, Selçuklu Hükumdarını öldürmek, Selçuklu memurlarını subaylarını öldürmek bu fedailer ile artık çok kolaydı. Onlar birer intihar saldırıcısıydı. Tıpkı birer canlı bomba gibi. Bu durum tüm devletlerde korkuya sebep oldu. 

Hasan bir seferinde, kaleyi saran düşmanı korkutmak için, fedailerden birine kalenin önünde kendisini öldürmesini istemişti, fedai bir an bile duraksamadan hançeri kendisine saplayarak ölmüş ve düşman bu durumdan oldukça etkilenmişti. 

Cennetin kapılarını açtığı inancı heryerde yayıldı ve Hasan istediği büyüklükte bir kitleye ulaştı. Çok büyük ve etkili bir sistem kurdu.

Peki Neden Yaptı ?

Hasan kendisini şöyle açıklıyordu; İranın Türkler ya da başkası tarafından yönetilmesini istemiyordu, İran' ın tekrar kendi halkına verilmesini istiyordu. Ancak Selçuklu çok güçlü bir devletti, böyle büyük bir güçle savaşmak için ancak peygamber mucizesi lazımdı. Çocukluğunda tanıştığı ismaili meshebininin gerçek olmadığını gençliğinde öğrendi ve yıllarca kendini bilgiye, araştırmaya verdi. Sonunda bu büyük güce nasıl ulaşacağını buldu. Kusursuz bir plan yaptı ve başarılı da oldu. Kandırdığı gençlerin ölümü onu üzsede sonuçta bir amaç için diyerek kendini teselli ediyordu. Hem bu gençleri cennete gittiğine inandırıp çok mutlu da etmişti ve öldükten  sonra da bilinç olmadığı için hiç bir anlamı yoktu bu yüzden bu sistem ona çok zalimce gelmiyordu. Hasan' a göre daha önce gelen tüm peygamberler aynı yöntemi kullanmıştı bu onun en büyük tesellisi idi. 

Dünyada her zaman toplulukları kontrol eden birileri çıkmıştır. Toplum ne kadar cahil ne kadar bilgisiz olursa o kadar kolay kontrol edilir ve kandırılır. Buna benzer durumları günümüzde hala tarikatlar da ve başka şekillerde görebilirsiniz. İnsanları sömürme sistemleridir bunlar.






Yorum Gönder

1 Yorumlar